15 Eylül 2009 Salı

Ramazan özgürlüktür..


Ramazan, öyle sağda solda mangalda kül bırakmayanların, kuru sıkı salladığı gibi özgürlükleri kısıtlayan, sosyal hayatı daraltan değil bilakis genişleten, ferahlatan ve özgürleştirip, güzelleştiren bir aydır.

Ben küçük bir kasabada büyüdüm. Öyle bir kasaba ki; belediyesi bile kurtuluş günlerinde işe yarar tek makinesi olan kepçesini gösterirdi geçit törenlerinde. Sanki Yunan'ı denize kepçeyle dökmüşüz gibi. Küçük yerler ilginçtir. İnsanlar boş şeylerle vakit öldürürler. O yüzden, kasabada bir inşaat olmaya görsün herkes iş makinelerini izlemeye başlar. Akıl yürütür. Fikir verir. Birbiri ile tartışır.

Ben de Ramazan'ın yaza denk geldiği günlerde arkadaşlarla çokça boş vakit bulurdum. Hele bir de okullar, şimdi olduğu gibi tatilse değme keyfimize gitsin. Yapamadığımız ne varsa Ramazan'da yapardık. Gece sokağa çıkma yasağımız olduğundan, ailemizden sadece gecelerde teravih için izin alabilirdik. Allah affetsin ilk izmarit tüttürmeye de Ramazan'da başlamıştık.

Benim hastalıklı bir bünyem vardı ve top oynamam yasaktı. Denize, havuza girmem yasaktı. Ama kim dinler. Sıcak Ramazan günlerinde kahve önlerindeki havuzlara sokardık kafamızı. Islar ıslar güneşte kuruturduk saçlarımızı. Teravihe gidiyoruz diye çıktığımız gecelerde; ilk 4 rekâttan sonra camiden kaçar, sokaklarda davulcular gibi yağ tenekelerinden davullar yapar çalardık.
Komşu evlerinin zillerini basar, kapıya çıkmalarını bekler sonra kaçardık. Namaz kılmayı da, namazdan kaçmayı da hep Ramazan'larda öğrendik.

Büyükler genelde Ramazan'larda daha çok yaramazlıklarımızı hoş gördüler. Büyüklerin arasına karışıp, sosyal hayata dâhil olmayı, adamdan ve kadından sayılmayı hep Ramazan’larda yaşayıp, öğrendik. Adım adım her Ramazan biraz daha büyüklerin arasına karıştık ve kaynaştık.

Diyeceksiniz ki "Hacı ne iş? Onlar eskidenmiş. Şimdi millet çocuk yaşta neleri öğrenip, yaşıyor." Olabilir efendim. Biz böyle gördük, böyle yaşadık. Büyüklerin arasında söz söylemenin de söz dinlemenin de erdem olduğu günlerde, toplum içinde böyle yer edindik. İnsanlar içinde böyle günlerde sevildik ve sevindik. Güzel insanların sohbetlerini, muhabbetlerini dinleyip gönül kumbaramızda şimdi kırıntısı kalmamış güzellikleri böyle günlerde biriktirdik.

Sözün özü: Ramazan Örftür, gelenektir, iyi huy ve güzel ruhtur. Manevi bir iklim, farklı bir güzelliktir. Esaret değil, bilakis yaratana teslim olanın dünyaya meydan okuyabildiğini (ruhuzun gücünü) ve özgürlüğünü gösteren örnek bir zaman dilimidir.

Ramazan iyidir, hoştur. Gerisi boştur efendim...

------------------------------------------
Hamiş: Kadir geceniz kutlu ve geleceğiniz u/mutlu olsun...

4 yorum:

BigaripWomen dedi ki...

Ellerine sağlık ipraam..Orta yaşlı amcalar yada yaşı ilerlemiş dedeler gibi anlatıyosun ya çocukluğunu falan..Seviyorum seni bide kalemini/klavyeni, kelimelerini, bağlayışlarını..Hep yaz sen olur mu ? Ve ben her okuduğumda iç geçiriyim.. Seninde kadir gecen mübarek olsun, dualar da karşılıklı olsun..

pabuç dedi ki...

''Esaret değil, bilakis yaratana teslim olanın dünyaya meydan okuyabildiğini...''

SÖYLETENE şükür söyleyene saygılar...

bi dost dedi ki...

hakiki imanı elde eden adam, kainata meydan okuyabilir.. çok güzel bu söz, o geldi aklıma.

keşke biz çocukken ramazanlar yaza denk gelseydi diye geçiyo içimden. köyde olurduk, ne güzel olurdu enik cücük. zira şimdi hiç böyle anılarım falan yok :S

SİYAH KELEBEK dedi ki...

bu 3. yazışım inşallah şimdi gelecek :)

Dİyorumki ibraamm kaleminden bal damlıyor..Bizde okuyarak nasibimize düşeni alıyoruz eline emeğine sağlık diyorum huuuuu hadi be yorum bu defa gidiver :)) ohh be sonunda gitti
:)