24 Kasım 2009 Salı

Hayatınızda birine torpil yapın



Nostalji bu duygunun adı sanırım:
Ama yine de sevdiklerini yâd etmeli insan, hele eli kalem tutuyorsa. Geleceğe yaşadıklarından öğrendiği bir şeyleri aktarmak neredeyse boynumuzun borcu gibi geliyor bana. Bu anlamda paylaşmayı ve okumak kadar yazmayı da seviyorum.

Adı: Gülşen Soyadını da hatırlıyorum ilkokul öğretmenimin. Kömürcü olacaktı. Neden bilmem ama yeni mezun öğretmenlerle büyüdük hep. Gerçi bir derse bir sömestrde iki öğretmen girse de bir güzellik yine de yeni insanlar tanımanız açısından.

Hele küçük bir kasabada yaşıyorsanız 60 lı yıllarda hayatınıza renk ve fark katan sadece bir radyo; masal saati ve yeni şehre yeni gelen insanlar oluyor. İyi biliyorum o zamanlarda, ki daha eskiden daha da güzeldi derdi rahmetli babam: Öğretmenler öğretmen evlerinde kâğıt oynayıp sigara dumanı içerek ömürlerini tüketmiyordu. Sosyal ve ekonomik durumlarının bugünlerden çok daha iyi olmadığı ise bir gerçekti.

Yine de evlere, işyerlerine veli ziyaretlerine giden öğretmenler bilirim. Gerçi nerde öyle veliler nerde öyle öğrenciler demek de mümkün. E, ne derler eskiler “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer”

Gülşen öğretmen genç zayıf kara kuru bir kızdı ama güleç yüzlü ve sevecendi. İhtimal annesinin örmüş olduğu orlon elişi kollu kazaktı kış günlerinde üstüne tek aldığı serveti. Ben okula alışık olmayan her ilkokul 1nci sınıf talebesi gibi ürkerek gitmiştim okula ama Gülşen öğretmeni sevmiş derslere ısınmış artık sevinerek ve koşarak gider olmuştum. Her sabah bir sevinç coşku ile uyanıyor kahvaltımı onun tavsiye ettiği gibi yapıyor (her dediği soframızda olmasa da ki eminim onun sofrasında da yoktu) vaktinden önce saçlarım taralı ayakkabılarım boyalı (ya da su ile ıslatılıp silinmiş) sıramda yerimi alıyor ve avazım çıktığı kadar bağırıyordum. ‘Türküm doğruyum çalışkanım’. Çalışkandım da.

Günler su gibi akarken bir gün kara haber geldi. Okul müdürü sınıfımıza geldi yanında uzun saçlı sarışın bir bayan öğretmen ile. Neler olduğunu anlamıyorduk ama parmak parmak işaretlendik yeni öğretmen tarafından seçildik. Seçilmişlerin arasında ben de vardım. Yeni öğretmenin bizim hakkımızda hiçbir fikri yoktu seçerken sadece yüzlerimize bakmıştı ama hiçbirimiz bilmediğimiz bu yeni durumdan memnun olmuş görünmüyorduk.

Kara haberi yine müdür verdi .
- Seçilenler B sınıfına yeni öğretmeninizle gidecekler. Sınıfınız çok kalabalıktı böylece daha iyi eğitim görebileceksiniz.

Sustum, sustuk... Eve geldim çantamı fırlatıp attım ve ağlaya ağlaya anneme “Ben okula gitmeyeceğim bundan sonra” dedim.
—Öğretmenimden ayırdılar istemiyorum ben yeni öğretmende okumak.
Annem, babam ne kadar uğraştıysa beni ikna edemediler ve o gün okula gitmedim.

Annem öğleden sonra elimden tuttu ve beni Gülşen öğretmenin evine götürdü. Ağlayan sümüklü bu ilkokul öğrencisinin öğretmeninden ayrılmak istemediğini anlatacaktı ona ama Gülşen öğretmen de ağlıyordu. Öğrencilerimden beni ayırdılar diye. Yine de beni teselli etti. Yarın dedi hiçbir şey olmamış gibi gel sırana otur ben anlatırım müdür beye durumu. Ben de öyle yaptım. Az diken üstü de olsa bir günlük aradan sonra eski sınıfımda sevgili öğretmenimle dersteydim. İkinci dersten sonra sanırım teneffüste Gülşen öğretmen beni aldı müdür beyin odasına götürdü. Müdür beyin yanında yeni gelen bayan öğretmen de vardı ilk gözüme takılan onun da kızarmış olan gözleriydi.

Müdür bey niçin yeni sınıfıma gitmek istemediğimi sordu cevap vermedim konuşamadım da ama babamın her zaman yetim çocuklar gibi boynunu bükme! diyerek kızdığı bir hal ile boynumu büküp sessizce durdum. Gülşen öğretmen beni dışarı arkadaşlarımın yanına gönderirken diğer bayan öğretmen hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

—Niçin bu çocuklar benimle okumak istemiyorlar, niye beni sevmediler diye...

Oysa eminim o da sevilesi bir öğretmendi ama biz hayata gözlerimizi Gülşen öğretmenle açmış minik insanlardık. Bilemiyorum şimdi öğretmenler de hepimiz gibi değiştiler mi. Onlar da öğrencilerini “iş” olarak mı görüyorlar ya da mesai müddetince katlanılması gereken uslanmaz haylaz küçük insanlar olarak mı? Ya da hala mesleklerine âşıklar mı?

Umarım, dilerim minik insanları okulla ilk buluşturan tüm öğretmenler mesleklerine hala âşıktırlar. Ve minik insanlar da öğretmenlerine…

----------------------------------------------------------------------------------------
Dip Not:
Sanırım Gülşen öğretmen bana o gün bir iltimas geçti kendisini ve okulu seven bir öğrenciyi kayırdı. Ne çok varlıklıydık ne de özel biri, aile dostu ya da bir yakını. Onun için; yeni tanıdığı kendini seven ve kendisi için ağlayan bir minik insandım ben sadece. Ama bu güzellik ve jest hayatımda yer etti. Hala yazarken bile o ağladığım anı anımsayıp gözlerim doluyor.

Siz siz olun gerektiğinde (eğer kimselere zarar vermiyorsa) katı kuralları olan biri olsanız bile sevdiklerinize küçük iltimaslar geçin. Hele bu insanlar ilk gözlerini sizde açmışlarsa. Öyle garipL insanlarız ki hepimiz. Küçük torpilleri hak ediyoruz bence.

Hiç yorum yok: