25 Kasım 2009 Çarşamba

Yarım kalmış yazılar



Çeşitli zamanlarda yayınlamak üzere kaleme aldığım ama bir türlü tamamlamaya fırsat bulamadığım yazılarımdan bir kısmını zaman içerisinde tamamlamaya fırsatım olacağını umarak topluca sunuyorum. Bunlar da yarım kalmış hayatlar, yarım kalmış an-ılar gibi yarım kalmış yazılar...

SAÇLARIMDA ÜÇÜNCÜ BEYAZ DALGA
Hemen hemen hepsini hatırlıyorum. Sonuncusu ekonomik krize denk geldi. Bir önceki oğlumun motosiklet kazasında bacağının kırılmasına rastladı. İlkinde de kardeşim kaza yapmıştı.

Yeşilçam filmlerinde görür de inanmazdım. Hadi canım insanın saçı bir günde ağarır mı diye. Bir günde olmasa da bir traştan öbürüne ağarmış. Berberim öyle diyor. Ağabey son 3 ay içinde büyük stres yaşamışsın, geçen sefer saçlarında tek tük aklar vardı artık yarısından fazlası ak pak. Yakında pamuk dede olacağım bu gidişle.

Saçlarıma karlar mı yağmış, benim mi Tanrım bu soluk yüz. Ya bir ömür boyu dost olduğum aynalar. Niye küs görünürsünüz? Dizeler tam böyle miydi tam bilmiyorum. Şair de Ahmet Muhip DRANAS olmalı...

TAHAMMÜLSÜZLÜK VE ÖTEKİLEŞTİRME
Oğlum sömestr tatilinden döndüğünde sakalları benden uzundu. 15 günde 3-5 kez söyleyip kısaltmasını istedim. O ise kafasına göre takıldı. Biraz kısalttı. Sonra düşündüm ben de gençken sakallı halimi severdim. Peki, neden oğluma bile tahammül edemiyorum?

İşte toplum olarak yaşadığımız bu. Aynı olsun istiyoruz herkes. Bize benzesin. Bu Amerika'da beyazların yaptığı kadar olmasa da çok benzeşen bir durum. Hem bize benzesinler istiyoruz benzemeyince de kolayca ötekileştiriyoruz.

Ötekileştirince zaten otomatikman suçlu oluyor karşımızdaki. Hatalı ve hatasını düzeltmesi gereken kişi konumuna düşüyor.

Oysa benzeşmek çok da iyi bir şey olmasa gerek. Zaten kendimizde düşüncelerimizle tuttuğumuz futbol takımlarıyla yaşadığımız coğrafya okuduğumuz okulla kolonileşiyoruz. Bırakın bazılarımızda farklı kalsın.

ADAMI TARAF ETMEYİN KARDEŞİM
Taraf olmayan bertaraf olur diye bir söz vardır ama ben taraf olmaktan yana değilim. Tabi ki bir dünya görüşüm var. Tabi ki kendi kimliğim, kişiliğim düşüncelerim ve bir yaşam tarzım var. Ancak bunlar değişmez tanrı kuralları değil ki. İnsan değişen ve gelişen bir canlıdır.

Ülkemizde ki ve dünyadaki bazı görüş ve düşüncelere taban tabana zıt olduğum gibi bazı düşüncelere sıcak bakıyor olabilirim. Körü körüne bir şeyleri tutup karşıma çıktığınızda sizin bu aptalca tavrınıza karşı herhangi bir fikrin paraleline düşmekten mi korkmalıyım. Aman şu'cu - bu'cu demesinler diye sizin dediğim dedik çaldığım düdük fikirlerinizle mi uyuşmalıyım?

BENİM DE KAHRAMANLARIM VARDI
Benim de kahramanlarım vardı. Hiçbirisi memleketi kurtarmadılar tek başına. Adları ne CHE ne DENİZ ne YILMAZ ne de NAZIM'DI...

Ahmet'tiler, Mehmet'tiler, Ayşe'ydiler, Fatma'ydılar, Emine'ydiler. Zaten de başkası olsunlar istemezdim. Ne dünyayı kurtaran Süpermen'diler ne de başka biri. Anamdılar, babamdılar, akrabamdılar.

Ama onlar benim kahramanlarımdılar.

ÇOCUKLAR NASIL DİNCİ YETİŞİYOR
Geçenlerde melike bir TV dizisi filminde görmüş olmalı. Eline Elifba'yı alıp bir şeyler okudu ve eşimle bize kilise nikâhına benzer ritüellerle bir nikâh kıydı. -Sizi karı-koca ilan ediyorum "âmin" dedi.
Yine benzer şekilde birçok yabancı filmde Yahudi (kipa) şapkaları, ayinleri evimizin içine giriyor... Bazı aileler bu etkilere karşı çocuklarını farklı yönde bilinçlendirelim derken bu kez tam zıddı bir şekilde her şeyi dine göre tanımlamaya çalışıyorlar. Yani medya eliyle yapılan bir hatayı önce kendileri, başa çıkamayacaklarını anlayınca da sonra cemaatlerin çözmesini istiyorlar

BIRAKIN ERKEKLER AĞLASIN
Toplumumuzda erkekler ağlamaz diye bir söz vardır. Ama "erkekleri ağlamayı bilmeyen toplumların kadınları ağlamaya mahkûmdur" bence.
Bu yüzden bırakın erkekler de ağlasın...

TERAZİNİN ÇİLESİ
Hayat dengede durma sanatı demiştim bir şiirimde. Hayatta üstlendiğiniz role göre çektiğiniz sıkıntılar vardır.

Terazi olmak yazılmışsa kaderinize. Kim haklı kim haksız değil tıpkı Nasreddin hoca gibi siz de "sen haklısın-sen de haklısın" demek durumunda kalırsınız.
En zoru da budur aslında. İki arada bir derede kalmak derler. Ne şiş yansın ne kebap derken, ne yardan geçeyim ne serden derken, ne Ali'ye ne de Veli'ye yaranabilirsiniz.

Hiç yorum yok: