27 Ocak 2010 Çarşamba

Sen Ağlayamazsın

ERKAN BAL

'Sen ağlayamazsın.
Hakkın yok buna. Biz üzüleceğiz senin yerine. Ağlanacaksa da biz ağlarız.' mı dediler size de?
Sevebilirsin belki. Haydi olsun, bizim dilediklerimizi sevmene de izin verelim. Yemeklerden şunu, partilerden bunu sevmekle başla işe.

İçinde isyan varmış, göz yaşların akmak ister, durmazmış. Olmaaz, sen Ağlama!.

Gül!.. Emanet bir çocukluk, yaşanmamış bir gençlik, adanmış bir ömür ol; ve gül. Sirklerde palyaçolar gibi hissetsen de gül! Posası kalıp özü çalınmış bir ayçiçeği gibi, koklanıp atılmış bir gül gibi de olsan gülümsemek boynuna bir ferman. Gül haydi.
Dışı seni, içi beni yakan, taze yaprakların içine düşmüş ateş gibi duman duman, için için, tüte tüte yansan da gül! Alıştırmışsın bir kere böyle gelip böyle gidecek, senin yüzün hep gülecek.

Hani serde erkeklik var; ya gülecek ya somurtacaksın. Ağlamak ‘karı gibi', olmayacak iş..
Aynaya baktığında içinde sönmeyen bir şeyler varmış; bastırılmış hıçkırıkların gün gibi aşikarmış. Olsun, sen yine de gevrek gevrek gül.

Konfeksiyon işi kıyafetler gibi üzerimize dikilmiş kimliklerle yaşıyoruz. Hayatta yapıp yapamayacaklarımız, sevip sevmeyeceklerimiz bizim yerimize önceden planlanmış ve karar verilmiş gibi. O yüzden ağlama, haydi gül! Gülsün sen; açmadan, henüz tomurcukken çalınmışsın bir bahçeden. O yüzden sen ağlayamazsın. Gül.

Ağlayamazsın işte. Her zaman ve hiçbir yerde, nedensiz ağlamak gibi bir özgürlüğün olmadı ki senin. Sen herkesin yüzüne gülmek, neşeli mutlu görünmek zorundasın. Oysa bilmez insanlar içindeki kızgın köpekleri nasıl zincirlediğini. İnsafsızca, bencilce dokunurlar; dokunuldukça kanayan yerlerine. Ama sen ağlayamazsın. Gülmek boynunun borcudur insanların yüzüne. Haydi gül.

Görmezler içindeki kavgayı. Göremezler boğuşmayı. Kederi, isyanı görmezler. Görmek istemezler aslında; kendi yaralarından dem vurmak varken bir de sen çıkma başlarına diye. Çaresizlik değildir seninki; kendini mahkum etmektir çaresizliğe. Kabullenmiş bir rolü yaşamaktır sana düşen sadece. Sert, cesur, vakur, kaygısız ve umursamaz olmak yeryüzünde; erkeklerin rolü bu mudur sahi? Bir erkek ne kadar güçlü olursa olsun üzülemez mi?

Sen alıştırdın bizi. Sen sevdirdin. Sen hazır sundun her şeyi. Biz bu saltanatın keyfini sürmekteyiz. Sense çaresiz köleliğini yaşamaktasın kendinle. Olan biten hepsi bu. Dün memnundun da halinden, bugün mü şikayet ediyorsun?! Sus, ağlama.

Sil gözyaşlarını şimdi. Sen ağlayamazsın. Yıka elini yüzünü ve gülümse aynalara. Kılık kıyafetine çeki düzen ver. İnsanların her zaman görmeye alışık oldukları şirinlik maskelerinden birini tak yüzüne ve son bir kez mutluluk servisi yap herkese bugün yine.

Merhaba :) Hoş geldiniz :) Buyurun :) Ne istemiştiniz? :)

Hiç yorum yok: