1 Şubat 2010 Pazartesi

Dilekçeniz, bazen kaderinizi de yazar

ERKAN BAL

İnsan olarak yaptığımız her tutum ve davranışımız Mevla'ya uzatılmış birer dilekçemizdir. Kabul edilip, edilmeyeceği, ne zaman ve ne şekilde yazgımızın değişeceği ise ona kalmış bir şeydir.

O yüzden yazgımızda belirleyici etkenlerin başında kendimizin olduğunun bilinci ile ağzımızdan çıkan kelimeler kadar davranış biçimlerimizi de gözden geçirmeliyiz. Semavi dinlerde Mevla'nın kader üzerinde belirleyiciliği mutlak olmakla birlikte insanların kendi kaderleri üzerinde sorumluluk sahibi olmaları esastır. Bir şeyden sorumlu tutuluyorsanız onun üzerinde bir etkiniz, yaptırım gücünüz var demektir.

Mevla'nın göstere göstere kaderimize müdahale ettiği durumlar haricinde yaşadığımız yazgıda söz sahibiyizdir. Yaradan'ın her şeyi kuşatan yüce bilgisi bizi sorumluktan kurtarmaz. Bu yüzden hepimiz bir şekilde tercihlerimizi yaşarız. O, bazen küçük ibretlerle açılmayan kalp gözümüze ilham vermeyi bırakır.

İlahi hikmetlerini gözümüze sokar, burnumuzu sürte sürte gösterir ki anlayabilelim. Ancak biz, bir ümitsiz vakaysak; böyle bir uyarı da bize tesir etmez, fayda vermez.

Kader üzerine çok söz söylemek bana düşmez. Kader konusunda birçok din âlimi bile bocalamış ve teslimiyeti seçmiştir. Biz de söylediklerimizin de kafaları karıştırmadığını umarak cümlelerimizi satırlara dökmeye devam edelim.

Okula başladığınız ilk gün, sınıftaki arkadaşlarınız sizin kaderinizdeki yoldaşlarınızdır. Anne, babanız da.

Siz büyüdükçe yazgınızdaki diğer insanlarla tanışırsınız. Keza akrabalarınız da kaderinizde sizin miras payınıza düşmüş insanlardır.

Sonra lise, üniversite, okul arkadaşlarınız ve ilk aşklarınız, sevdalarınız gelir. Alış veriş ettiğiniz, bakkal manav, misafirliğe gittiğiniz komşu hepsi kaderinizde çeşitli rolleri paylaşmaktadır.

Bu insanlardan bazıları kimi zaman başrolde, kimi zaman yardımcı kadın oyuncu, kimi zaman erkektirler. Tıpkı siz de onlar gibi, başkalarının hayatından rol çalarsınız. Kimi zaman figüran, kimi zaman jön olursunuz. Kimi zaman da yardımcı oyuncusunuzdur.

Hayat bir film gibi geçse bile olabildiğine gerçektir. Geçip giden zamansa hayatınızın katilidir.

Yollar ayrılmaya başladığında kaderinizden bazı çizgiler silinmeye başlar. Bir gün dedeniz, nineniz başka bir gün anne, babanız kayboluverir yüreğinizde hüzünden izler bırakarak.

Aşklar, sevdalar, arkadaşlık ve dostluklar da böyledir. Asla ayrılmayız dediğiniz arkadaşlarınızla yıllar geçince sadece (şansınız var da aynı şehirdeyseniz) kuru birer merhabalaşırsınız. Yeni arkadaşlarınız, dostlarınız olur.

Sevdiklerinizle yollarınız ayrılır. Önce ortak zamanlarınız ölür. Arkasından ortak kelimeleriniz. Sürekli kadere direnen beyniniz bir müddet sonra kaderinizle işbirliği yapmaya başlar. Önce düşüncelerinizden silinir sevdalarınız, arkasından düşlerinizden rüyalarınızdan kaybolup gitmeye başlar. Şansınız varsa işte tam o sırada bir sarmaşığa tutunur gibi yine onlara tutunursunuz.

Bir arkadaşınızla dargınsanız, o mahalleden geçmezsiniz. Arkadaşınız kadar o mahallenin görüntüsü de anılarınızdan silinmeye başlar. Ortak eğlencelerinizden vazgeçmeye başlarsınız. Birlikte izlediğiniz diziler ilginizi çekmez, reytingleri düşer, birlikte dinlediğiniz CD'ler satmaz olur. Ortak dostlarla anlattığınız fıkralara artık gülemezsiniz. Kültürünüz, hayata bakış açınız değişir. Eskiler ufak ufak silinmeye başlar belleğinizden.

Kimi zaman kader sizi bir şehirden başka bir kente sürükler. Yaşadığınız çevre, gülümsediğiniz çehre değişir. Günümüzde iletişim araçları ne kadar yaygın olsa dahi haftada 1 mektup yazdığınız sevdiklerinize bir sms atamaz, bir telefon açamaz, bir maili çok görür hale gelirsiniz. Dostlar, arkadaşlar kader çizginizden yavaş yavaş silinir.

Hayata dair yaşadığınız sıkıntılar size silgi kullanmayı öğretir. Yaşadığınız hüzünleri ve gözyaşlarını bir müddet sonra bırakır, yavaş yavaş acılarınızın ufukta kaybolmalarını izlersiniz. Hatta bu acıların kaybolduğunu görüp, bilmek bile ayrı bir hüzün sebebidir.

Aynı kafede çay içmez, aynı sokağı adımlamaz, aynı marketten alışveriş etmezsiniz. Böylece Mevla yanlışlığınızı da yalnızlığınızı da onaylar. Artık kaderiniz sizin belirlediğiniz yolda yaman bir ayrılık çizerek sizi hızla sevdiklerinizden uzaklaştırır.

Zaman zaman geçmişe dair hayaller, beyninizin sığınaklarından hüzün dalgaları olarak yeryüzüne çıkmak için isyan etse de bir gün bir yerlerde karşınıza kimi, neyi nasıl, neden çıkaracağını yine Mevla bilir. Herzaman her şeyi bildiği gibi. Apansız bir rüyadan, kâbustan kan ter içerisinde uyanırsınız; bakarsınız herkes her şey yerli yerinde.

Derin bir ----- Oh! çeker rahatlarsınız. Ya da hayretler içerisinde yaşadım sandığınız her şeyin zaten bir rüya olduğunu anlarsınız. Bakarsınız şeytan almış götürmüş, satamamış getirmiş, bakarsınız yemiş, içmiş bitirmiş.

2 yorum:

Çocukla Kampa Gidilir (mi?) dedi ki...

Hayat bir film gibi geçse bile olabildiğine gerçektir. Geçip giden zamansa hayatınızın katilidir.--- Gerçekler öldü diyelim o zaman.. Yaşasın hayaller....

Erkan BAL dedi ki...

@KYBELE F: kimi hayaller, gerçekten çok güzeldir..