18 Şubat 2010 Perşembe

Fal açıp niyet okumak üzerine


İnsan hayatı 3 kısa gün, o da çarçabuk gelir geçer anlamazsın. Bir döner bakarsın ki bitmeyecek sandığın ömür bitmiş bile. Belin bükülmüş, sırtın kambur olmasa da eskiden yapabildiğince onca işi yapamaz olmuşsun…

Gerçi gönül zor yaşlanır, hala bir çok şeye özenir, yapmak ister, cüret eder, dener sonra da burun üstü düşer kırılır. Yaşlandığının farkına varıp, ya kabuğuna çekilir, yada o yaşın farkında olarak tadını çıkarmaya çalışır.

Bazen de tam tersi olur. Yaşınız genç olsa da gönlünüz birden ihtiyarlar. Duvarı nem, insanı gam yıkar misali yıkılırsınız. En kötüsü de budur insan hayatında. Sağlığınız sıhhatiniz yerindedir ama eliniz kolunuz tutmaz. Bildiklerinizi unutur, kimi düşünceleri aklınıza bile getirmek istemezsiniz. Yapacağınız bir çok şeyi yapamaz, yapmaz, yapmak istemezsiniz. Şevkiniz kırılmıştır bir kere.

İnsanı böyle hallere genelde sevdikleri, tanıdıkları, bildikleri, arkadaşları düşürür. Daha doğrusu önemsedikleri, kıymet verdikleri eder insana ne ederse. Çok iyi düşüncelerle bir kelam ettiğiniz dostunuz öküzün altında buzağı arar ve bulur da. Çünkü o çok yetenekli bir niyet okuyucudur. Sizin aklınızdan geçmeyeni ; aklınızdan geçiyor kabul eder. Daha doğrusu kendi aklına gelen her türlü kem düşünceyi sizin de düşündüğünüzü varsayar. Böylece sizi hemen peşinen suçlar.

- Sen böyle diyorsun ama aslında…. diye sürüp giden cümleler kurar.

Üzülürsünüz, yıpranırsınız. İçinizden ben öyle biri değilim diye feryat etseniz de fayda vermez. Her hareketiniz böyle yorumlana yorumlana ya bıkar çeker gidersiniz o dostlarınızın limanından yada paranoyak, sinir hastası bir tip olup ilaçlara sığınırsınız.

Oysa insanın hasta ettiği bir insanın en iyi ilacı yine insandır. Dost diye yüreğinizi açacak, paylaşacak, yarenlik edecek insanlar ararsınız. Buldum dediğiniz kişi ertesi gün bir sözünüzü bir başkasına yetiştirir. İki kişinin bildiği sır olmazmış anladım der bu kez büsbütün içinize kapanırsınız.

Niyet okuyanların bir başka vasfı da çok iyi iğneci olmalarıdır. Laf dokundurmayı, laf sokmayı çok iyi bilirler. Hele bazıları öyle yeteneklidir ki zamanlamaları mükemmeldir. Sizin nezaketten cevap veremeyeceğiniz ortamlarda önce niyetinizi okurlar ve kendi kafalarına göre size bir kulp takarlar. Akabinde de insan içinde lafı kendilerince gediğine korlar. Oysa tam sizin yüreğinize kezzap döktüklerinin farkında değillerdir. Belki de farkında olup, hoşlarına gider bu durumdan zevk almayı da beceriyorlardır.

Ahirette görülecek her hesabın bu dünyada bir sağlaması daha doğrusu sebebi vardır. Kul hakkı dediğimizde nedense hep aklımıza bakkal defterlerinin veresiye hanesi gelir. Bakkala borç takıp üstüne yatmak da çok ciddi bir kul hakkıdır mutlaka ancak bir insanın niyetini okuyup yok yere onu suçlamak, yermek, eleştirmek, ona dünyayı zindan etmek, ruhunda derin yaralar açmak da kul hakkıdır.

Ödemeye kalktığınızda bu insana bir ömür borçlu olabilirsiniz. Zindan ettiğiniz bir hayat borçlanmış olabilirsiniz. Hesabınız görülürken tüm ibadetleriniz bir yana o kişinin kor gibi yanan yüreği bir yana koyulduğunda terazide çok çok hafif kalabilirsiniz.

Haydi gelin önce şu kalplerimizi bir yıkayalım. İnsanların niyetlerini okumaktan vazgeçelim. Söylediklerine inanalım (aldanalım demiyorum). Sevdiklerimizi ve bizi sevenleri üzmeyelim. Sivri dilli olmayı bir hüner kabul etmekten vazgeçelim. Yılanın da dili sivri ama kim seviyor o mübarek hayvanı. Oysa yılan bile niyetinize bakıp sizi sokmaz. Ya ürkütürsünüz, ya su yoluna çıkarsınız, ya üstüne basarsınız…

Kalplerimizi yıkayıp yuduktan sonra yüreğimizin ışıltısı dilimize de yansısın. Tatlı, dilli güler yüzlü olmayı becerebilelim. İnsanlar bizi gördüklerinde içlerinden ‘yine mi o’ demek yerine sohbetimizi özlesinler, yolumuzu gözlesinler. Nerelerdeydin be mübarek, yüzünü gören cennetlik desinler.

Olmaz mı?

2 yorum:

Bucera dedi ki...

Yazınız güzel olmasına güzel de fotoğrafları nereden buluyorsunuz ? Onlar da en yazı kadar güzel

erkan bal dedi ki...

@bucera: aradığınızı biliyorsanız, bulmanız da mümkün efendim. az doğaçlama ve hissi kalbel vuku:)