31 Mayıs 2010 Pazartesi

Taslaklar -1 / şehirde


şehirde


yere tükürülmez
sokakta burun sümkürülmez
küfürle konuşulmaz
sigara adamın suratına üfürülmez
izmariti yere atılmaz
bira şişesi ormana atılmaz
sokağa işenmez..
dükkan önü mal doldurulmaz
caddelerinde dev kamyonlar dolaşmaz
kaldırıma parkedilmez
sokağına lağım akmaz
sehirde wcden çıktığında nasıl bir adam olduğun bellidir
sehirde kamyonlar rahat geçsin diye 10 yılda yetiştirilmiş ağaçlar kesilmez
sehirde kapı önüne çıkarılan ürünler ortalığı kirletmez
şehirde insanlar kendi kapısının önünü serbest ticaret bölgesi gibi boş bırakıp komşusunun önüne çekmez

gece 3.00 de  sarhoş narasıyla uykudan adam kaldırılmaz
minik köpekler belediyece itlaf edilmez
otobüslerine minibüslerine tıka basa yolcu alınmaz
tarihi geçmiş ürünler rafta hala satılmaz
sokak ortasında anne babası tarafından da olsa çocuk dövülmez,
erkekliğin şanındandır deyip hanım asla azarlanmaz.
ve  şehreminiler, şehrin yöneticileri güpegündüz uyumaz

(*) bu seride yazmayı düşünüp başladığım ama bir türlü bitiremediğim müsveddeler yer almaktadır. yazım hatalarını vs. düzeltmeden yayınlıyorum mazur görünüz...

30 Mayıs 2010 Pazar

Şalgamlı yoğurt çorbası



Biliyorum size uzun süredir Melikem'le birlikte yemek tarifi yazmadık. "Leblebi dolması"ndan bu yana. Aslında bizim evde Melikem her gün yeni bir yemek tarifi denese de anlatmaya kısmet bugüneymiş...

Artık kaçamazsınız, yakalandınız bir kere. Hemen kağıt ve kalemi çıkarıp not almaya başlayın. Melike'mden süper bir yemek tarifi daha geliyor.

ŞALGAMLI YOĞURT ÇORBASI

Gerekli Malzemeler:

1-Annemizin hazırladığı yoğurt çorbası

2-Şalgam

3-Mevsim salatası

4-Salatalık

5-Meyve bıçağı

6-Anne Babaya sabır

HAZIRLANIŞI:


Öncelikle sabırla sofranın hazırlanması beklenir ve beklerken tabağımıza konan çorbaya nasıl bir kulp takacağımız düşünülmeye başlanır.

Sofrada şalgam bulunmama ihtimaline karşı, salatadaki kırmızı marul veya turp'un suyunun çıkması beklenir. Bu amaçla salataya zeytinyağı ve sirke - limon takviyesi istenir. Anne baba'da kızımızın iştahı açılıyor diyerek sazan gibi olaya atlar.

Her zamanki gibi "yemeğimi ben kendim yicem" denilerek alınan küçük boy salatalığın kalınca kısmı (biraz tuz ekildikten sonra) birkaç diş ısırılır. Genişleyen alana çatal, bıçak ile girilerek salatalık kabak gibi oyulur...

Öte yandan çorbamızın içine kırmızı turpla renklenmiş salata suyu veya şalgam hafifçe boca edilmeye başlanır ve hafif hafif çorbamız karıştırılır.

Çorba kaşığı ile az önce oyduğumuz salatalığın içine kaşık kaşık renklendirilmiş çorbamız konulur.

Dökülme seviyesine gelen salatalıktan külahımızdaki çorba dondurma yer gibi yalanarak yenilmeye çalışılır.

Tadı hiç de hoş olmayan bu karışımı kendimiz hazırladığımız için küçük bir el hareketiyle çorbamız "kazara" tabağa dökülür.

Bu arada sabrı tükenen anne babanın sözlü müdahaleleri fırsat bilinerek "Bana ne ben yemicem, hep sizin yüzünüzden oldu, siz yiyin diyerek" afiyetle servis yapılır.

melikecorba

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Melike'den inciler: Pırt güzelliği



Güzellik algılarımız farklı farklı ama bir çocuğun gözlerinden hayata bakabildiğinizde nelerin güzel olabileceğini görüp şaşırmamak imkansız. Siz de ben gibi sadece ruh ve beden güzelliğinden ibaret sanıyorsanız bu kavramı yanıldığınızı az sonra öğreneceksiniz. Lütfen bizi okumaya devam edin efendim:)

Melike'mi artık hepiniz tanıdığınıza göre Melike'mli bir günün öyküsünü daha anlatarak başlayalım sözlerimize...

Melike'nin sabahı olmuştur artık ve bir müddet sonra dükkana inilir babanın yanına. Ağlamaklı söze girilir:

-Baba ben bilgisayar istiyorum...

-Alırız kızım ama sen TV izliyordun noldu çocuk TV'ye.

-Annem Dantel Erkan bakıyor. (Güler Erkan) . Ben bilgisayar istiyorum. Kuaförcülük oynucam...

-Alırız kızım doğum gününde sana benden bir bilgisayar söz.

-Baba pastaneye gidelim mi?

Pasta yiyelim doğum günüm olsun mu?

-Olmaz kızım doğum günün Nisanda.

-Off ya. Bugün Cuma, yarın Mart sonraNisan mı?

-Yok kızım. Yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz ben sana söylerim.

-Peki Baba.

-Baba Balıkesir'de Allah var mıdır?

-Var tabi kızım. Allah her yerdedir. Neden sordun ki?

-Kar yağsın, çocuklar oynasın diye dua ediyom ya.

Betül ablam Balıkesir'de okulda ya. Oraya gidince dua etsem de oynasak olur mu?

-Olur kızım. Sen gel şimdi omuzlarımı çiğne bir bakalım.

-Haha ha.. Baba çok komik. (sırtta bir çocuk yürütmek enfes bir masaj tekniğidir tavsiye ederim)

-Baba sana bişi sölicem.

-Söyle kızım.

-Benim "pırt"'ım çok güzel ama seninki o kadar güzel değil.

-O ne ya kızım?

-Hani pırt yapıyoz ya.

-Melike Hay! Allah müstahakını versin. İyi günler gör sen emi...

dsc02027

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Pijamalı deniz kızı



Bu akşamki masalın konusu küçük bir balıktı...

Baba eliyle yüzen bir balık efekti yaptı...

ve küçük balık yüzen bir küçük balıkkızla karşılaştı...

küçük balıkkızın kuyruğu vardı ve adı Melike'ydi..

-Ha, baba dedi... balık pijaması mı giymişim?

Deniz kızı masalı artık balık pijaması giymiş Melikeydi... Kırmızı başlıklı kız nasıl kırmızı kaşkollu Melike olmuşsa, tüm masalların kahramanı yine bizim çocuklarımızdı.

Bir Masal daha yeniden yazıldı bizim evin içinde gecenin karanlığında...

Baba, düşündü. Şükretti.

Gece yatağa uzandığında, yanı başında Masallar anlatıp, masal kahramanı yaptığı minik bir yavrusu, Geleceğim diye umutla, gözünden sakınarak baktığı kızı vardı.

Gazze'de İsrail'in BM gözetimindeki bir okulda dahi vurup öldürdüğü masum bebekleri düşündü. Onlar babalarının, annelerinin canları değil miydi?

Baba, melikeye oyunlar yapıp bunları düşünürken için için ağladı, Melike babasını gülüyor sandı:

-"Çok komiksin baba çok komik" diyerek (biraz da kendini zorlayarak) kahkahalar atıyordu. Her çocuk gibi gülmeye ihtiyacı olduğunun o da farkındaydı.

Ya acımasız bir savaşın hüküm sürdüğü coğrafyalarda bir çocuk neyi komik bulup gülebilir? diye düşündü babası...

....

Gecenin ilerleyen zamanlarında uykuya teslim olmadan önce; gündüz doktor olmak isteyen Melike karar değiştirdi:

"Baba ben büyüyünce doktor olmasam da KelebeK olsam olmaz mı?"



Doktor olup, herkesi tedavi etmekle uğraşmaktansa KelebeK olup kanatlanıp uçmak istiyordu Melike.

-"Ol tabi kızım,

Doktor olup ta ne yapacaksın? Nasıl olsa insanlığın umutlarını bombalıyor katiller" diye geçirdi içinden. Babası üzgündü.

.....

Cuma öğleden sonra Melike ve Baba mitinge gidecekler. Çocuk katillerine karşı "ben de burda varım" diyecekler.

Çocuklar ölmesin diye... İlçede israil'i tel'in mitingine...

Herkes, biraz kendi rengini de belirten siyasi bir pankart taşıyacak belki, belki de sadece aynı bayrağın altında toplanacağız. Bayrağımızın...

Melike ve baba:

Büyüyemez ölü çocuklar!

Çocuklara kıymayın efendiler!

Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler! (*) diyecekler....

Sizi de bekleyecekler...



.................

(*) Nazım Hikmet Ran

(*) Bu yazı Gazze'de çocukların katledildiği saldırılar zamanında yazılmıştır.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Baba koltuğuna başarılı bir sabotaj girişimi

Erkan BAL

Merhaba efendim hoşgeldiniz...
Buyrun size nasıl yardımcı olabilirim.
-Şey biz bilgisayar almayı düşünüyorduk.
Aklınızda bir marka model var mı?
-Siz ne önerirsiniz?
Hazır modellerimiz var. Tanınmış markalar buyrun insertleri, broşürleri.


İsterseniz sizin için özel bir konfigurasyon da tasarlayabiliriz.
Mesela en azından çift çekirdek işlemcili bir model, tüm multimedya uygulamalarını da rahatça çalıştırabilir. Şık bir tasarımı var kasasında.. vs vs..

-BaBA.... ben de çekirdekkk istiyorum..
-Tamam kızım. :) gülüşülür. Müşteriye anlatmaya devam edilir..
Olay sürer.. Müşteriye çay kahve ikramı.. konuşmalar..Model marka konusunda bilgi aktarımı ve satış çabaları.


-Melike Masamdan kalkar mısın? Hadi git bisikletine bin biraz (dükkanın içinde:)
-Olmaz ben oyun oynuyorum. Pasta yapıyorum. Daha Cindy giydircem.

-Kızım oynarsın yine.
-Olmaaaaz dedim ya babaA Anlamıyor musun?

-Şey, işte o katologdaki, insertteki pc ler... kem küm. (Müşterinin yüzünde sırıtmalar)
-Biz en iyisi broşürlere bir bakalım sonra geliriz...

-Peki efendim. Kusura bakmayın yine bekleriz...
Evet efendim, sepet efendim. Müşteri nazikçe uğurlanmak üzeredir. Tabi mutlaka beğenip geri dönmeleri içinde ek bilgiler sıralanır...

-Kızım kalksana koltuğumdan, bir saat oldu hala oyun oynuyorsun. Böyle sözleşmemiştik..
Kalk, hadi kalk! (ses tonu biraz yüksek)

-Ama, babA... (ağlamaklı)

Çişimi yaptımmmm koltuğuna:(((( .böhüüüü... uvvaaaa...

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Utangaç kalorifer peteği

melikeMelike'mine nin maceralarını biliyorsunuz artık.
Yaklaşık 1 yıldır sizlerle paylaşıyoruz yaşadıklarımızı.
Bu yazı. Melike'yle yaşanan bu hafta sonunu anlatıyor.
Son yazı geçen 1-1,5 yılın bir değerlendirmesi olacak.
Buyrun birlikte okuyalım bakalım. Melike'minem bu ay neler yapmış.

Cumartesi akşamı birlikte TV seyrediyoruz. Yemek programlarımız bitti (zoraki melike seyrettiriyor) Diziler, derken artık uykuya yakın gece kuşağı da başladı. Bir çocukla birlikte televizyon seyretmek çok zor. Onun tercihleri ile sizinkiler uyuşsa bile sizin tercihlerinizin ona zarar verebileceğini de düşünmeniz gerek. Bu durumda terminatör yerine yemek programı izliyorsunuz haliyle. Tabi beklenmedik sorulara cevap vermek zorunluluğunu da unutmamak gerek.

Melike yarı mahmur uykulu babanın ayaklarında dizlerinde uzanmaktadır. Babayı koltuk niyetine kullanıp bacakları arasına uzanarak uyuma egzersizleri fayda etmemiş gibidir. Az sonra Melike'mine den can alıcı sözler gelir.

-Baba niye senin yumuşak bir yerin yok... Ufff her yer Kemik kemik.kemik...

Baba sırf göğüs farkıyla bile kadınların erkeklerden üstün olduğunu düşünür. En azından çocukların nezdinde. Gerçi bu konudaki eksikliğimizi göbek ile kapatabilirsek de estetik açıdan hiç de arayı kapatamayız.

Uyku faslı her zamanki gibidir. Kahramanı Melike'm olan masallar, şarkılar ve dualar. Tabi arada soru cevap faslını unutmayalım.

-Babaa kalorifer petekleri niçin benimle konuşmuyor artık?
Baba aptal aptal kızına bakarak sorunun ne olduğunu anlamaya çalışırken birden jeton düşer. Hava yapan peteklerdeki havayı alana kadar şıkır şıkır su sesi birkaç gece sürmüştür ve Melike'm kalorifer petekleri ile konuşmuştur.

-Artık konuşmayacaklar kızım. Çünkü ben onların havasını aldım.
-Onun için mi ağladılar? (hava alırken düşen birkaç damla su)
-...
-Babaa Onlar küstü mü? Yoksa utandılar mı?
-Evet kızım gece uyumayıp konuştukları için utandılar. Hadi sen de sus ve uyu...
(böylece tarihe geçen ilk utangaç kalorifer peteği olur bizim kalorifer peteklerimiz)

Pazar sabahı baba ve Melike mahmur bir şekilde ve biraz geç uyanırlar.
Yatak sohbeti başlar. Sonrasında Melike'm bir istekte bulunur:

-Baba beni gıdıklar mısın?

Baba üzülür. Ne zamandır şakalaşmadık mı acaba der ve Melike'mi gıdıklamaya başlar. Oyun, annemiz "kahvaltı hazırrrr" diyene kadar sürecektir ama baba gıdıklama faslını yeterli bulur. Ancak Melike'm ısrar eder ve kötü sonuç gerçekleşir :((

Baba gıdıkladığında Melike'm kendini yataktan atar ve baba dikkati bir an dağıldığı için kızını tutamaz:((
Yere düşen Melike ağlamaktadır. İlk müdahale yapılır. Hafifçe kaldırılan Melike sevilip, öpülür okşanır ama babaya yüz vermez... Hemen anneye koşar:

-Sennnn suşlusunnnnn. (ses tonu ağlamaklı)
Babam değilsin artıkkkkkk. Beni tutmadınnnnnnnn. Üüüüüüü:((

(1 dakika sonra ise) babaaaa acıyo..:(
Babanın yüreği dayanmaz sarılır öper okşar.
Melike'm Anne ve Babaya sarılır, kucaklar ve ağlar.

Bir müddet olayın ciddiyeti gözlemlenir. Ancak bir sorun olmadığı görülünce konuşma faslına geçilir. Baba Melike'mden onu tutamadığı için özür diler.

-Özür dilerim kızım ben suçluyum... (seni kollayıp, gözetmeliydim)
-Hayır der Melike'm: "-sen suçlu değilsin baba"

-O zaman ikimiz de suçluyuz der babası..
ve Melike'mden bu yazının final cümlesi gelir.

-Saçmalama baba. (sen gıdıkladın ben düştüm:)
-Bizi kim suçlayacak ...


21 Mayıs 2010 Cuma

Children, Çaldıran. Çıldırın

Melike'nin en huysuz ve çılgın zamanları her çocuk gibi uykusunun geldiği ama uyumak istemediği zamanlar. Çaldıran Meydan Muharebesine dönen uykusuz gecelerimizden bazılarında yaşadıklarımızı sizlerle paylaşmak istedim.
Uykusunun neden geldiğini ve niçin uyuması gerektiğini (siz ne kadar anlatırsanız anlatın) çocuğun kendisinin keşfetmesi gerekiyor. Ancak aileden birisi bizim ailede olduğu gibi "uykusuz" ise o zaman çocuk'ta uyumayan aile bireyine intisap ediyor. Ona benziyor.
Bu riskli durumu gidermek amacıyla önceleri ben Melike ile birlikte uyuma numarası yaparken sonunda o benim gibi uykusuz biri oldu çıktı. Şimdi sizlerle birkaç uykusuzluk hikâyemizi paylaşmak istiyorum.

Melike:
-Baba bu çirkin şeylere niye bakıyorsun? (CNBCE-"Hereos- Terminatör -24")
-İngilizcem gelişsin diye kızım (bu yaşta kız ne anlar İngilizce gelişiminden)
-Alo re lap fan cer muço komi la sara plak.
-Ne diyorsun kızım?
-Fala maki com edu kablo faya. (ilgini çekmek için İngilizce konuşuyorum baba, madem ingilizce diziler izliyorsun)
-Babaaaa su içi cem! (TV'yi bırak bana bak)
-Babaaaa çişim geldi! (istersen bırakma da göreyim)
-Babaaaa karnım acıktı. (saat:24.00+)
-Babaaaa bana hiç sosis pişirmiyorsunnn? Uvvvaaaaaaa (hadi beni yatır, uyut)
-Sosis istiyommmmmm.
-Kızım ben sosis pişirmeyi bilmem...
sofrada-Ben sana öğretirim. Yağ koyu yosun Fşşşş oluyoooo, sora böle böle karıştırıyorsun.
-Sabah pişiririz kızım.
-O zaman çekirdek yicemmmm. (madem uyumuyos)
-Kızım yiyorsun ya zaten... (melike çekirdek çöplerini kesekâğıdına yerleştirmekle meşguldür)
-Kızım napıyosun onları dökme yere, annen bize kızacak... (Melike baba'ya arkasından sarılır)
-Kızım, canım kızım, hadi git uyu...
-Bana neeee, sen de gel... (derken babanın üzerinden konfeti tadında çekirdekler dökülür yere)
-Yapmaaaaa Melikeeeeeee döv cem bak... Vurmaaa! (Melike babayı hafiften iteklemekte ve tekmelemektedir)
-Baba kediler "miyav mı der?"
-Evet kızım... "Köpekler de hav hav der"
-Baba Zürafalar ne der?
-Offff "ZüraaAAAaaa, züraaAAA der"
-Yalan söylüyosun... Öyle demezler... Onlar yaprak yerler...
-Biliyorsun da niye soruyorsun Melike?
-Babaaaa bana minik kız zürafa nasıl büyümüş onu anlat... Masal anlat hadi...
-Öyle bi masalll yoook...
-Sen uyduruyosun ya. Masusçuktan. Öle anlat hadi. (parmak emilir, gözler yumuk yumuk) Ama Kız zürafa olsun. (bu aralar büyümeye taktık, her kaşıktan sonra sofrada sandalyeye dikilip uzadım mı diye soruluyor)
-Babaaa ellerimi yıkı cam çekirdek oldu... Tuslu tuzlu.
-Tamam, git yıka hadi...
-Lambayııı aç, korku yom.
-Kızım ışık var ya. Hem korkmuyorsun da.
-Bana ne lambayı aç! (Lavabo'nun lambası açılır ve Melike ellerini yıkamaya koyulur. Baba TV'sine döner, Bir müddet sonra)
-Babaaaaaaa boğulllllduuuuu, ölcekkkkkkkk, böhüüüüüüüüüüüü.
-Kızım nolduuuu?
-Çekirdek düştü lavaboya (elini deliğe tıkamış) ölcek, boğuldu.... Üüüüüüüüüüüüü.
-Yürü Melike Yürü yatıyosssssss. (Melike'nin yüzünde şımarık bir gülümseme, baba TV'yi kapatır)
-Baba beni kucağına al!
(baba kızını kucağına alır, Melike babanın omzuna başını koyar, gözlerini kapatırken babası kızının muzip gülümsemesini görmese de hissederek söylenir.)
-Seni oyunbaz, yaramaz seni...
-Hi hi hi, kih, kih, kih..

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Mutluluk makinesi


uyusun

Kim demiş dünyanın yuvarlak olduğunu?
Kim demiş binaların dikdörtgen olduğunu?
Kim demiş yolların düz gittiğini?...
Kim demiş ha?

Kim?

Bir çocuğun hayallerine kim engel olabilir?
Kim dünyayı bir çocuktan daha kolay durdurabilir?

Siz hiç yürek ısıtan bir soba gördünüz mü?
Peki mutluluk makinesi?

Melikem bu aralar mühendisçilik oynuyor. Yazı tahtası ile resimler çiziyor. "Ne çiziyorsun canım" diye sorduğumda ise "hep makine resmi çizdiğinden" bahsediyor. Bir çocuğun hayal gücü ile makinelere yüklediği anlamlar çok farklı. Öyle ilginç makineler çiziyor ki ve makinelere öyle duygusal görevler yüklüyor ki şaşarsınız. 


Üstelik "mühendis mi olacaksın" diye sorduğumda, hayır "doktor" olacağım diyor. Eeee, herşeyin makinesini yaparsa, doktorluk daha cazip bir meslek. Başınız mı ağrıdı? Ağrınızı gideren sevimli bir makine emrinizde. Hüzünlendinizse mutluluk makinesi ne güne duruyor:)

dsc02158

Yukarıdaki resim mutluluk makinesine ait. Koca koca adamların savaş uçakları , atom bombaları hayal ettiği bir dünyada masum bir çocuk nasıl bir makine hayal ediyor sizlerle paylaşmak istedim.

Makinenin adı "mutluluk makinesi" bu makine çalıştığında Melike' ye göre insanlar mutlu olacak, neşelenecek, hastalıkları dertleri olmayacak. Oysa zaten her evin içindeki her sağlıklı çocuk bizzat mutluluk makinesi:)

Küçük bir çocuğun hayal penceresi bu. Oysa elinde bu imkan olan büyükler mutluluk adına, insanların mutluluğu adına neler yapıyorlar merak ediyorum.

Haydi şimdi gülümseyin.
Melike'nin mutluluk makinası yakınlarınızda bir yerlerde çalışıyor mutlaka. Ne mutlu yüreğindeki çocuğu yaşatarak, yarınları kurmak adına güzel birşeyler yapabilen insanlara...

dsc01873

18 Mayıs 2010 Salı

3 derste Melike'M nasıl uyutulur


Baba ayak uçlarına basarak eve girer. İnşallah uyumuştur diye….
Aslında babanın böyle kötü huyları pek yoktur; ancak 3-5 gün önce karanlıkta "kazan çömlek patladı" oynarken yataktan düşmüş ve çömlekle ilgili
ciddi sorunları olmuştur. Ağrıları henüz geçmemişken ikinci bir MelikeM kazası yaşamak istememektedir.

-BaAbaaaaaaaa… Bana ne aldın?

Her zaman özgün bir şeyler bulmaya çalışan baba, ellerini ceplerine daldırır. Çikolata ve şekerleme, "Şeker Enişte" yüzünden had safhada tüketildiğinden bu akşamın hediyesi "Ahmet Abi'sinin" özenle katladığı origami kutu, origami çöp tenekesi ve origami mektup zarfından ibarettir..

MelikeM'in sesi ince ve narindir. Uyku damlar sesten. Yumuş yumuş sarar kulakları o ses. Birden babayı kucaklayan o vurucu cümle gelir….
-BaAAbaaaaa çok teşekkür ederimmmmmmm…

Gel de dayan…. Yavrum, canım...
O da ne içerde ağır bir parfüm kokusu.. Oda spreyi bitmiş… Geceyarısı çiçekçi dükkanı gibi evin içi… MelikeM saçlarına sürdüğü lipstick vukuatı bitmeden evdeki tüm eşyaları çiçek gibi kokutmuş :)

Anne, bayram temizliğinde o zaman n'apalım? Haydi uyuyalım….
-Tamam baba… ( Tanrım! Hiç itiraz etmedi…)
Baba bugün hazırlıklıdır. Müzikli bir masal anlatılacaktır. Müzikler mi, MelikeM ne güne duruyor? Elbet elimize bir şeyler alır, vuracak bir yer buluruz….

Bir varmış bir yokmuş.
--Iııh.. Evvel zaman peşinde.. (içinde) diyeceksin…
Ben annemin beşiğini sallar iken…
-IIIh, sen babasın… Ben babamın beşiğini diceksin..
Baba : - bir çiçek var mışşş…..
Melike: -var mıııııııııııııııııııııııııııııışşşşşş
Baba: mışşşşşşşşş (tenor tadında uzatılan mışlar)
Operadan hiç anlamayan ve anlayanları da anlamayan cahil baba sever bu işi…
-Çiçek büüüüüüüüüüüüüü yüüüüümüüüüüşşşşşşş. UUUUUUUUzamıııııışşşşşşşş….
O lalalaaaaaa… İşteeeee oooooperaaaAAAA (Çetin Alp'in kemikleri sızladıııı)
Melike:- Çiçekkk uzaaamışşşşşşşş, domatessss olmuuuuuuuuuuuuuuşşş..
Haydi anlat… Baba…

Bu arada MelikeM hareketlenir. Yatak üstünde hoplayan, zıplayarak yataktan düşen baba taklidi yapılır… Baba sabreder; 'Zedelenen onurum olsun' der, acıyan bir yerlerini anımsarken…

Müzikli bir trafik kazasını anlatır ikinci masal.. MelikeM olayı yine lay lay lom anlatırken, baba efektleri yapmalıdır….
-Araba bir kadını ezmişşşşşşşşşşşşşşşşşşş………..Irrrnnnn eeeennnnnn düüüttt….
-Kızım niye eziyor araba, yazık değil mi? Hangi kanalı seyrediyosun sen?

Eliyle 4 yapıyor melike… TV4. Allah Allah haberlere denk gelmiş olmalı…
-Motor da ezmiş…. Haydi
-…….. rooonnnnnvırrrrrnnnnnn iiiiiiiiiiiii..
-Baba
Efendim kızım. Canım, bi tanem aşkım….
Haydi bana masal anlat….
Bu masalın konusu babanın çocukluğudur…. Mizahi unsurları katmakta anlaşırız içine. Babanın annesinin adı Erkan'dır.. O nee…
Ve soru: "Ahmet Abi'min adı ne?". Baba bu soruya nasıl bir cevap vereceğim derken, cevap MelikeM'den gelir…
-Ha ha ha bilemedin baba: "Ahmet"…
Baba bu masalı çok sevdimmmmmmm… Çoook komiksin… (Bu arada baba burnundan bebek sesiyle konuşmaktadır.)

Baba, doktor tavsiyesi üzerine, MelikeM'nin uslu durduğu günler ve erken uyuduğu için kağıda "uslu ve gülen bir kız çizer"
-Baba bunun ayakları yokkk… Ayak çizilir..
-Baba bir tane de ağlayan kız çizelim… Bak onlar az kaldı.
Baba, MelikeM'nin ileride sosyal demokrat olmasından korkar. (Deniz Baykal'ı gördükten sonra haksız da değildir korkusunda..)

-Babaaa! Ben anneme yardım etcem…
Gitme kızım uyuyalım..
MelikeM ısrarcı.. Anne isyankar. En son yardım ettiğinde salatalı, reçelli, barbunya türlüsü hazırlamıştır… Üstüne de ufalanmış ekmek kırıkları….
Gel kızım, bir tanem….
-Babaaaa, ben büyüyünce kahraman olcammmm…
-Ol kızım..
-Önce erkek olim.. Sonra kahraman olcam..
(Hoppala.. Kızım, bu yaşta, kadından kahraman olmaz bu memlekette demeye başlamış bile. Toplumsal biçimlendirmeye bak. Ben hiç böle bir şey demedim)
Bu arada olayın bir kısmı MelikeM yataktan kalktığı için oturma odasında cereyan etmektedir.
Uykusu dağılan baba bacak bacak üstüne atıp elindeki deftere notlar almaya başlar..
-Baba deeeehhhh… (Babanın bacağında ata binerken…)
-Baba kalemini alabilir miyim? Veeeerrrrrrrr … Uykummmmm geldi…. Yatalım
Baba çok şükür diyerek yatak odasına yönelir. MelikeM ajandasını alır ve başlar yazmaya..
MelikeM ajandasına notlar alıp, imzalanması gereken önemli evrakları imzalar (yorgan-çarşaf- yastık)

-Erkannn beyyyy şuuu şeeeyiii yapcaktınız oldu mu?

-Tamam MelikeM hanım hallederiz sabaha…


-Babaaaaaa
- Efendim kızım..
-Siz annemle yine evlensenize… Ben bebek olmak istiyom yine… Büyümücem….
Baba şoka girmiştir. Derken ikinci soru…
-Baba sen kendinle hiç başbaşa kaldın mı?
-Hı, ne? Evet, kaldım kızım
-O zaman uyusana… Baba…
-MelikeM saçmalama artık…..
-Baba tırnağım acıdı… Şeytan tırnağıydı öldürdüm onu….
-MelikeeeeMMMMMMMMMMMMMM
-Babaaaaaa sırtında uyuyabilir miyimmmmmmmmmmm?
-Babaaaa sırtında (bayağı sırt) uyumaaak çooook güzellllll
-Yavrum, yavrum, canım yavrummmmm
Melike ani bir hamleyle babanın sırtına oturur… Ve hoplamaya başlar…
-Baba deeeeee hhhhh deeeeehhh dehhhh. Haha ha çok komik
-Melike! Allah belim.. Melikeeee Melikeee…
-Uyu Melikeeeeeee….
Yarabbbii, Melike nasıl uyutulur??


Erkan BAL


Önemli Not: Bu klavuz sizin çocuğunuz için geçerli olmayabilir.
Her çocuğun prospektüsü damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Zaten ben de MelikeM'i uyutamadım :)

"UYUTMA ZAFERİ SONRASI ANISIDIR
UYUTMA ZAFERİ SONRASI ANISIDIR

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Sen insan değil babasın


ERKAN BAL

Sana insan diyenin... diye başlayıp "sen bir meleksin" diye biten ucuz esprileri saymazsak genelde bu sözü çok, kırılıp incindiğimiz insanlara karşı söyleriz. Tabi bir de "hayvansın lan rıza" söylemi var ki Ayça ciklet çiğner tadında söylenen o da konumuz dışıdır. Peki bu söz nasıl insanın içini eritecek kadar güzel olabilir... Hadi okumaya devam edin...
-Yavrum yapma....
-Atma elindekini... ah kafam...
-Çocuğum vurmaa......
-Acıyo sıkma burnumu...
-Melike elini çek..
-Elini çek melike
-Bak melike elini çek...
-Melike döfcem bak..
-Kızım acıyooooo... ah burnummmmm
(al sana dozu azaltılıp, öfkesi alınmış bi çimdik)
-Uvvaaaaa...... ba... baaaaaa!..
-Napim kızım acıyo dedim o kadar. Benim de canım var. Ben insan değil miyim? (azıcık arabesk söylenebilir...)
-Hayıııııııır.... Sen insan değilsiiiin... Sen Baba'sııın.... Uvvvaaa....
-Canımmmmmm, unutmuşum. gel bir sarılim öpimmmmmm
-Babaaaaa

-Efendim kızım

-Ösür dilerim. bi daaaa yapmıcam..uvvvaaaaaa....(5 ila 15 dakika arası son kullanım sürelidir)
-Tamam canım.... tamam kızım... (gözyaşlarını silip gülümsemeye başlar)
-Baba...
-Söyle kızım
-Kulağını çekebilir miyim... 1 kerecik... Lüfftennnnnnnn
.............
Akşam uyku öncesi masal saati:

Gündüzün anısına yeni icad edilen Masalda Robocop babamız biip, cızzırtt diyerek kırmızı kazaklı Melike'yi kötü öcü terminatör'den kurtaran masal kahramanıdır:
Yatağa sırtüstü yatılıp üstüne yüzükoyun yatan Melike'ye oryantal kıvamında denizde dalgaya tutulmuş tekne efekti yapıldıktan ve karşı kıyıya geçerek terminatörden kurtarıldıktan sonra:

-Kızım burnumu sıkma...acıyooo.....

-Hadi baba, konuş.. Robot ol "biiiip" de....!

Melike Mine BAL & Erkan BAL Corparation:)


ÇOOOK YAKINDAAA:
-Melike'den yazı yazma klavuzu...
-Pratik Makyaj yapma teknikleri
-Hişt leyn...
-Çitostan sürekli bedava kazanma rehberi
-Gazete dağıtıcısının el kitabı

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Anneler gününde baba ve kızına dair



Melike Lipstick ile makyaj yaparken sorar:

-Sen çocukken ne yapardın baba?

Hayatına tv izleyerek başlayan bir çocuktan başka nasıl bir soru beklersin ki. Kış günlerinde evlerin hapishaneye döndüğü bir ortamda kızıma ömrümün çocuk zamanlarının yazlarına gidip "beni" çocuk Erkan'ı getirmeliyim şimdi?


-Bilyelerim, topacım, mahalle kızlarıyla seksek oynamışlığım.

-Bir türlü ip atlamayı beceremeyişim.

-Sapanımla komşu pencerelerini kırmışlığım, yaramazlığım

-Çelik, çomak ve tahta kılıçlarla çocukluğum...

Daldığım hayallerden biri beni uyandırsın derken Melike dürttü.

-Başka neler yapardın baba?

-Okula giderdim, ders çalışırdım. Şarkı söylerdim, şiir yazardım.

Bunlar yaşına uygun değil ki. Ne demeliyim şimdi ben bu kıza derken yine Melike'nin sesi:

-Daha küçükken, neler yapardın... Bebekken?

-Baba sen bebek oldun mu?

-Oldum tabi kızım. Ağlardım bebekken. Emeklerdim

-Yok baba, Baba sen bebekken altına çişini yapar mıydın?

-E, kem küm... Yapardım tabi.

-Ha ha ha... Komik çok komik. Haha ha baba....

-Melikeeeeeeee. Yoksaaa altını mı ıslattın?

-Hayırrrr baba. Ben çişimi söyliyom ki....

-Gülmeee Melike Gülmeeee

-Komik babaaaa çokkk komikkk...

-Sen bebekken...çok komikkkkk..

II

-Baba?

-Buyur Melike'm

-Siz annemle evlenirken ben nerdeydim?

-E şey kem, küm...

-Üüüüü.... Ben görmek istiyodum ama. Düğüne gitcektim..

-Bak kızım, şey kem küm...

-Yeniden düğün yapın bana ne...

-Tamam kızım yaparız.

-Baba ben gelin olim, sen damat...

-:)



III

-Baba burnunda ne var?

Ha, ne? baba az telaşlı burnuna dokunur.Birşey bulamaz.

-Bişi yok kızım.

-Yok baba burnunun içinde ne var.

-Nası yani. Şey işte bişi yok.

-Niye delik o zaman?

-E kızım hava alıyoruz. Bak şimdi birini tıkadım parmağımla -uffff nefes veriyorum, alıyorum.

-İgggk baba iğrenç, çek elini burnundan.

Ağzımız var nefes almak için...

-Burnumuz koku da alıyor kızım.

-Hımmm...

IV

-Üşütceksin. Açma üstünü başını...

-Göbeğime bakcam baba...

-Kızım napçan şimdi göbeğini üşütçeksin.

-Göbeğimiz ne işe yarıyo baba?..

-Bak Melike sen küçük bir bebekkken....................................................

(baba elinden geldiğince usturuplu göbek kordonu anne ve bebek ilişkisini anlatır...)

-Babaaaaa

-Efendim kızım

-Ben göbeğimi seviyorummmmmm

-:) Sev Kızım...



Erkan BAL & Melike Minem

2 Mayıs 2010 Pazar

İyilik yap iyilik bul



Bir TV filminde izledim. Ne derece doğru bilemem ama dünyada bu iyilik hareketinin mimarı bir çocuktu. Sosyal bilgiler öğretmenin verdiği yeni fikirler, düşünceler üretme konulu ödevi için bir iyilik zinciri düşünmüştü.

Kısaca Titan zinciri de denilen her kişinin 3 kişiye daha mesajı iletmesini içeren bu olay sanırım daha sonra çok kötü amaçlarla da kullanıldı. Ancak çocuğun düşüncesi gayet masumdu. 

Öğretmeninin dünyayı değiştirebilecek bir dönem ödevi konus bulun mesajına böyle bir yanıt bulan çocuk kahramanımız bu zinciri hayal etmişti ve genç yaşta ölmesine rağmen bu sistemi yaymayı başarmıştı.

Kelebek etkisi adı da verilen teoreme benziyen bu olay filmde hoşbir şekilde anlatılmıştı. ne adını hatırlıyorum ne de oyuncuları ama filmi beğenmiştim. Sizlerle de paylaştım.

Melike'mden yemek tarifleri

Erkan BAL

LEBLEBİ ÜZÜM DOLMASI

Malzemeler
Taze Çorum Leblebisi
Tariş çekirdeksiz üzüm
Melamin çerez tabağı
Küçük meyva bıçağı

Hazırlanışı:
Babamıza sipariş verdiğimiz leblebi paketi açılır.. İçinden çıkan leblebiler özenle yere dökülür, sonra anneden azar işitilince tabağa konur. Daha önceden hazırlanmış çekirdeksiz Tariş üzümleri ile harmanlanır. Mutfaktan bi koşu meyve bıçağı kapıp getirilir. Her ne kadar babamız kızsa da ucunun biraz sivri olmasına özen gösterilir.

Leblebiler şekildeki gibi ele avuca alınır. Sonra birer birer delinir. Delinemezse enine de kesilip halının üstüne "Melikeeeee yeter" denilecek miktarda leblebi tozu dökülür...

Önceden hazırladığımız üzümler isteğe göre çiğnenip ağızdan çıkarıldıktan sonra veya çiğnenmeden bıçağın ucuyla karnı deşilmeye çalışılmış zavallı leblebilere monte edilir...
Hızla bekletilmeden babaya servis yapılır...
Afiyet olsun!..
....................................................

NE BULURSAN KOY ÇORBASI

Malzemeler:

Halis Anne yapımı tarhana ya da mercimek çorbası (kremalı mantar olsa da sorun yok)
Kıtır ekmek
Tuz
Diğer baharatlar..
Limon suyunda hal edilmiş salata...
Meyve suyu
Sirke, Yoğurt
Süt-Sütlaç
Sakız ve çikolata

Hazırlanışı:
"Kızım yesene" denilerek ağzımıza tutulan çorbaya burun kıvırıldıktan sonra "ısrarlara dayanamadım" numarası yapılır ve ikinci adıma geçilir.
-"O zaman ben kendim yicem, büyüdüm" diyerek isyan edilir. Ele geçirilen kaşıkla salataya doğru uzanılır. Üzerine Anne tarafından özenle kıtır ekmek doğranan çorbaya, limon suyunda
hal edilmiş salatadan katılır.

Sirke süt ve limon suyu varsa yoğurt katılarak karıştırmaya devam edilir. Ölçü olarak babamız kızdığı için herşeyden bir ya da 2 kaşık yeterlidir. Tuz ve baharat katılarak zenginleştirilen çorbamıza daha sofrada ne kaldıysa eklenir.

Karıştırma işleminin sonunda anne ve babanın ciğerinin pişip, sabrının taşıp taşmadığı kontrol edilir. Sabır tam taşma kıvamındayken kaşığın ucuyla tadına bakılıp;

-Baba iğğğğrenççç olmuş sen ye!.. diyerek babaya ikram edilir...

Anne ve baba kızıp azarlarsa küsmüş numarası yaparak, Sakız ve çikolata olayına geçilir...

Afiyet olsun!...



Melike Mine BAL