12 Ağustos 2010 Perşembe

İçimizdeki Renkler / Kırmızı -1



Kırmızı senin deli yanın. Kanıma kast ettiğin yanın. Dişini etime geçirdiğin, yüreğimi yakıp tutuşturduğun yanın. Kırmızı senin ateşli yanın.

Bir çocuk gibi benimle oynayıp, canını yaksam bile inatla acımadı ki diyen gözü kara yanın. Kırmızı senin dudakların. Kırmızı senin al yanakların. Kırmızı senin hüzünlü gecelerde beni şaşırtan siyah ısmarladığın geceliğin. Kırmızı senin masum ve uslu olmaktan usandığındaki eğlenceliğin.

Kırmızı günün batışı ve doğarken ışıması yeni günün. Kırmızı üstüne sünger çekilmesi dünün. Kırmızı, senin ilham veren baş döndüren, genç diri ve göz alıcı yanın. Kırmızı canın, kanın.

Kırmızı, senin belalı ve öfkeli yanın. Kırmızı, senin başımda sevdayı duman olup tüttüren yanın. Kırmızı uykusuz gecelerde kan çanağına dönmüş ağlamaklı gözlerin. Kırmızı, senin can yakıcı sözlerin.

Elma kırmızı, nar kırmızı ve dudakların kırmızı. Çok sevmesen de parmağına da ayağına da üstüne de yakışan bir renk işte, biliyorsun. Dikkat çekici olduğu kadar iç gıcıklayıcı bir renk, tonları içinde bir ahenk kırmızı.

Hani, kırmızı çizgileri oluyor ya bazılarının. Oysa benim ihlal etmeyi en sevdiğim yasaklı yanın kırmızı. Neredeyse meyveye durmuş ağaçların tüm meyveleri kırmızı. Çilek, elma, kiraz, say işte sen de say biraz. Kırmızı işte her yer, al kırmızı, can kırmızı, kan kırmızı.

Kırmızı, içimizdeki kanın ve canın rengi. Ateşleyici, ivme kazandıran, harekete geçiren, tutuşturan bir renk. Kırmızı sana söylenmiş mahrem kelimelerim, yaz sıcağında üstü açık cümlelerim kırmızı.

Başlarken yeni bir güne, sen kırmızı, ben kırmızı, ten kırmızı (sürecek)

Hiç yorum yok: