5 Nisan 2012 Perşembe

Gerçekleştiğini görmeden ölmek istemediğim hayallerim


Hepimizin geleceğe ait düşleri var. Ailemizle, çocuklarımızla ve toplum olarak; ama bir de dünyada olmasını istediğimiz şeyler var. Barış gibi, özgürlük gibi kavramlar, ben bunlardan da bahsetmiyorum.

Çocukluk yıllarımda pis bir hümanisttim. 23 Nisan dünya bayramı olmalıydı. Çocuklar kardeş olmalıydı bana göre, Sanskritçe ile tüm insanlar aynı dili konuşmalıydı… Ve tüm bunların yanında ne halta yarayacaksa Türk’ler mutlaka atom bombasını bulmalıydı. Çocukluk işte.

Bunlardan vazgeçeli ve dünyada barış umutlarımı yitireli çok oldu; ama teknolojiden yana hala beklediklerim var. Son 20-30 yılda dünyada yaşanan gelişme baş döndürücü. Şaşırtıcı ve hayret edilecek düzeyde. Mikro chipler, mikro cerrahi, nano teknoloji ve telekomünikasyon ile bilişim teknolojileri alanındaki gelişmeler inanılması güç boyutlarda. Keza robot teknolojileri de ciddi ilerleme gösterdi.

Benim ölmeden görmeyi beklediklerimden tanesi; “Aklımızdan geçeni yazabilecek bir steno makinesi”. Yani bir bilgisayar zihnimizden geçenleri kaydedebilmeli. Ama bu, beyin okumak gibi ürkütücü değil, tam aksine bizim isteğimiz ile olmalı. Konuşulanı yazmaya başladı bilgisayarlar. Umarım bir gün düşündüklerimizi, hani dilimizden dökülmeden aklımızdan geçiririz ya; bunun da yapılabildiğini görürüm. Bunu neden istediğime gelince artık parmaklarım yazmaktan, dudaklarım konuşmaktan yorulduğundan değil ama zihnimden akan şiire kalemimin, klavyemin yetişemediği anlar için kuruyorum bu hayali.

Tabi bir de engellilerle iletişim kurabilmek adına. Hatta yazıya dökmekle kalmaz bu bilgisayar seslendirebilir de kim bilir düşüncelerimi.

Bir de mekânda yolculuğu kafaya takıyorum. Yok, öyle hayalî zaman yolculuklarında değil kafam. Ama güvenle seyahat edilen bir hız sınırına ulaşılabileceğini düşünüyorum insanlığın. Nasıl olur, nasıl yapılır bilemem; ama ışık hızına yakın bir hız mümkün olabilse keşke. Ya da makul bir seviyeye kadar yaklaşılamaz mı? Aman sen de hızlı trenler var, uçaklar var diyeceksiniz. Benim muradım tıpkı bir ev bilgisayarı gibi “herkesin satın alabileceği, hatta kiralayabileceği bir teknoloji” Bir Asansörün veya döner kapının bir kapısından İstanbul’dan girip 1dakika içinde diğer kapısından Ankara’ya çıkabileceğiniz bir teknoloji.

İstanbul - Ankara 1 dakika… Neden olmasın?

Bu konuda konuştuğum bazı arkadaşlar, bunun imkânsızlığından dem vuruyor ve kaderi etkileyebilecek bir zaman yolculuğunu düşlediğimi söylüyorlar. Hayır, zaman geri akmalı gibi bir ütopyam yok. Dün nasıl günlerce süren yolculuklar saatlere inmişse dakikalara da inebilir, diye düşünüyorum sadece. Melekler ve Cinler yapabiliyorsa neden bir gün insanlar da başarmasın bunu.

Neden komşuya çay içmeye gittiğimiz gibi, şehirlerarasında da birbirimize çay içmeye gitmeyelim?

Tabi durum böyle olunca bir takım sakıncalar da olacak mutlaka. Olası kazalarda kurtulma şansımız büyük ihtimalle sıfır olacak. Ama güvenliğimiz de bir o kadar arttırabilir kim bilir? Belki kısmen yerçekimsiz bir ortam sağlanabilir.

Aynı şekilde hızlanırken kurşun gibi ağırlaşan biz ve aracımızın yerine tüy gibi hafifleşen kütlelerimiz olamaz mı? Işığın özgül ağırlığı ne ki? Üstelik hep düşlerimizde uçarken hafiflediğimizi kurgulamaz mıyız?

Aynı şekilde hızımız arttıkça öfke kontrolümüzün de maksimum seviyeye çıkması gerekecek. Telefonda kapıştığımız birinin 2 dakika sonra canına okumaya kalkmayacağız. Suçlular ses hızıyla kaçarken, polisler ışık hızında kovalamalı en azından.

Zor düşler benimkiler değil mi? Ama olsun. Ne yapayım. Holdinglerim, hanlarım, hamamların olsun istemiyorum. Cep telefonum 3G olsun diye derdim bile yok.

Bu kadar düşü de çok görmeyin şu garibe. Ölmeden bunları görmek istiyorum.

Erkan BAL

Not: 3ncü hayalim de. Hayalleri en azından rüyalara alabilen bir “dream machine” nin gerçekleştirilmesi. Kurgusal olarak bile olsa isteyenin ısmarlama bir rüya görebilmesi. Gerçi çok havasındaysa beynimiz bunu yapabiliyor ama her zaman bu mümkün değil.

Eski bir düşüm olan telapatik iletişim ise “cep telefonu” icad edildikten sonra hayal olmaktan çoktan çıktı. Sen kontür parasını öde yeter.