kırmızı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kırmızı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ağustos 2010 Pazar

İçimizdeki Renkler / Kırmızı-3 (son)


Bahçemde gülümsün dedim ya ilk kez sana. Bana böyle şeyler söyleme alışırım derken gülümseyen dudaklarındı kırmızı. Al gülüm, mor gülümdün ya sen. Hani güle bakan çok olur, sana kimse bakmasın diye değen nazarıma muska, tenimden nazar boncuğundu kırmızı.

Masamızdaki vazoda gül, eline batan diken. Senden ayrı gecelerin kahrolası kızıllığıydı kırmızı. Yaşarken ölümün rengiydi. Bir bıçağın ucundaki kan, bir şarapnel mermisi, gözü yaşlı yetimlerin gözyaşıydı kırmızı. Bir kez olsun güldüremediğim kaderin. Buruk gülümsemenin altında söyleyemediklerindi kırmızı.

Elime, bunu bensiz oku diye iliştirdiğin defter, içinde boynu bükük satırlar. Ayrılığa çoktan razı olmuş sessizliğin, kalabalıklar içinde kimsesizliğin, gözlerime bakıp: gitme kal, beni bırakma deyişin, içimizde bir anlık yokluk ateşinin rengiydi kırmızı.

Bütün trafik ışıkları, durup sakin olmamı söylerken, elimi belaya davet eden, seni kıskanmanın rengiydi kırmızı. Bugün alıp başımı kendimden bile uzaklara giderken, yanımda hep seni görebilmenin rengiydi kırmızı.
(yakında yeşil)


14 Ağustos 2010 Cumartesi

İçimizdeki Renkler / Kırmızı-2



Kanayan dudağımdaki garip tattın seni ilk gördüğümde. Düşmüş müydüm yoksa dudaklarımı ısırmaktan mıydı bilinmez ılgıt ılgıt gelişin.

Kanımın rengiydin hani. İlk öyle görüp öyle sevmiştim seni. İlk başım öyle dönmüştü. İlk kan öyle tutmuştu kırmızılığında.

Kırmızıydın. Uykusuz gecelerde ağlarken al al olan gözlerim sendin. Kırmızıydın. Öfkemin ve öfkenin rengiydin. Matadorun elinde kan rengi bir mendil gibiydin.

Gördüğümde gözlerimi döndüren, rüyalarımda uykumu bölen, yarım kalmış bütün cümlelerimi, eksik bütün kelimelerimi tamamlayan renkti kırmızı.

İçindeki renkleri soruyordum ya hani sana. Hiç boyanmamış saçının rengiydi kırmızı. Selvi boylum, al yazmalımdın düşlerimde, yine kıpkırmızı. Kırmızı başlıklı kız masalındaydık hani ikimiz. Külkedisiydin ya, ayakkabının tekiydi kırmızı.

Hiç giymediğin elbisen, dudağına hiç sürmediğin ruj, parmağındaki ojeydi kırmızı.

(sürecek)

12 Ağustos 2010 Perşembe

İçimizdeki Renkler / Kırmızı -1



Kırmızı senin deli yanın. Kanıma kast ettiğin yanın. Dişini etime geçirdiğin, yüreğimi yakıp tutuşturduğun yanın. Kırmızı senin ateşli yanın.

Bir çocuk gibi benimle oynayıp, canını yaksam bile inatla acımadı ki diyen gözü kara yanın. Kırmızı senin dudakların. Kırmızı senin al yanakların. Kırmızı senin hüzünlü gecelerde beni şaşırtan siyah ısmarladığın geceliğin. Kırmızı senin masum ve uslu olmaktan usandığındaki eğlenceliğin.

Kırmızı günün batışı ve doğarken ışıması yeni günün. Kırmızı üstüne sünger çekilmesi dünün. Kırmızı, senin ilham veren baş döndüren, genç diri ve göz alıcı yanın. Kırmızı canın, kanın.

Kırmızı, senin belalı ve öfkeli yanın. Kırmızı, senin başımda sevdayı duman olup tüttüren yanın. Kırmızı uykusuz gecelerde kan çanağına dönmüş ağlamaklı gözlerin. Kırmızı, senin can yakıcı sözlerin.

Elma kırmızı, nar kırmızı ve dudakların kırmızı. Çok sevmesen de parmağına da ayağına da üstüne de yakışan bir renk işte, biliyorsun. Dikkat çekici olduğu kadar iç gıcıklayıcı bir renk, tonları içinde bir ahenk kırmızı.

Hani, kırmızı çizgileri oluyor ya bazılarının. Oysa benim ihlal etmeyi en sevdiğim yasaklı yanın kırmızı. Neredeyse meyveye durmuş ağaçların tüm meyveleri kırmızı. Çilek, elma, kiraz, say işte sen de say biraz. Kırmızı işte her yer, al kırmızı, can kırmızı, kan kırmızı.

Kırmızı, içimizdeki kanın ve canın rengi. Ateşleyici, ivme kazandıran, harekete geçiren, tutuşturan bir renk. Kırmızı sana söylenmiş mahrem kelimelerim, yaz sıcağında üstü açık cümlelerim kırmızı.

Başlarken yeni bir güne, sen kırmızı, ben kırmızı, ten kırmızı (sürecek)